Herkese merhabalar,hayırlı cumalar.
Buradaki yazımda elimden geldiğince gezi yazıları yazacağımdan bahsetmiştim,ama kaç hafta oldu benden hala ses çıkmadı.Madem öyle en azından haftayı güzel birgeziyle kapatayım dedim.
Bu defa sizleri Alibey (cunda)adasına götürmek istiyorum :) Daha evvel gittiniz mi bilmiyorum? ama aklınızın bir köşesinde olması gereken ,görülesi,sıcak bir yer.
Balıkesir'in ayvalık ilçesine bağlı, ege'nin dördüncü büyük adasıymış.Adaya girer girmez gerek yapılarıyla,gerek mimarisiyle, eski bir rum köyü olduğu hemen anlaşılıyor.
Eski adı Cunda olan, ancak kurtuluş savaşında padişah'ın ''Yunan'lılara teslim olun'' çağrısına itiraz edip kendi birliğiyle adayı kurtaran ''ilk birliğin kumandanı ,üstteki fotoğrafta da gördüğünüz ''Yarbay Ali çetinkaya'ya'' ithafen adı ''Alibey adası'' olarak değiştirilmiş.
Güzel ara sokakları,eski şirin yapılarıyla sahiden tarih kokan bir ada.1964 yılında ilk boğaz köprüsü Alibey ada'sına yapılmış.Aslında fotoğraflar her şeyi anlatıyor ama ben yine de araya küçük bilgiler ve yaşadıklarımı serpiştirerek yazmak istiyorum.
Bakım isteyen,eski hali bile benim için çok güzeldi.
Henüz restorasyonu yapılmamış,yenilenmeyi bekleyen yapılar vardı,öğrendiğim kadarıyla sponsor bulamıyorlarmış,umarım en kısa zamanda sponsor bulup,yıkık,harabe yapıları en güzel şekilde restore edebilirler.
Biz kadınların tarihi yerler görmek kadar sevdiğimiz bir şey daha varsa ,o da alışveriş yapmaktır sanırım.Çok büyük olmasa da çok şirin bir çarşısı var,içinde kayboldum desem yalan olmaz.Zaten bayılırım incik boncuk almaya,bir de üzerine dönüşte hediye verilecek olması beni tam bir alışveriş canavarı yapıyor sanki :)
Hediyelik eşyalar,sabunlar,zeytinyağları,havlular ne arasanız var.
En çok da Aşıklar tepesi'ni (değirmen)sevdim,çok eski bir rum yapısıymış,2007 yılında rahmi koç tarafından restore edilip kütüphane olarak halkın hizmetine açılmış.Bir üstteki ve alttaki iki fotoğraf aşıklar tepesinden derlediğim fotoğraflardır.
Değirmene bayıldım,görsel olarak çok güzel olmuş.Bir de kafeteryası var ki eşsiz bir manzara eşliğinde kahvenizi yudumlayabilirsiniz.Sanırım manzara ve konsept olarak çok romantik bir ortam olduğundan adını Aşıklar tepesi koymuşlar.Tabi çocuğunuzla gidince pek romantik olmuyor onu da dip not olarak düşeyim :)
Kitaplığa gelince,öyle kocaman,ayrıntılarda kaybolacağınız bir kitaplık değil.Oldukça küçük ancak eski resimlerle son derece otantik ve tarih kokuyor.Kitaplık Necdet H.'nin kitap kolleksiyonunu bulunduruyormuş.
Bizim paşayla, gezmek her ne kadar zor olsa da,onunla da bir başka güzel oluyor.
O kadar yokuş çık,gez,fotoğraf çek doğal olarak yorulduk ,acıktık,nerede yemek yemeli?
Tabi ki sahildeki balık lokantalarından birinde denize nazır balık yemeli.Çiğ haliyle kiloyla aldığınız balığı dilediğiniz gibi pişirtebilirsiniz.Yanına da onlarca meze arasından seçiminizi yapıp afiyetle yiyebilirsiniz.
Diğer gezi yazılarıma BURADAN ulaşabilirsiniz.